Seyahat Etmeye Nereden Başlamalı ?


 Bu yazımı, yurtdışına çıkmayı deliler gibi hayal edip, sürekli erteleyip veya vazgeçenlere atfediyorum. Benim için de çok kolay olmamıştı doğrusu. Tahmin ediyorum hislerini. Gözlerin kapalı Roma’nın sokaklarında kaybolmak istiyorsun. Paris’de romantik bir gün geçirmek istiyorsun. Belki yalnız. Belki sevgilinle. Kuzey ışıklarını görmek istiyor gönlün.

Hani hep o dergilerde görüp büyüsüne kapıldığın ve uzun uzun fotoğrafa bakıp hayallere dalmana sebep olanlardan. Filipinler’e gidip en derine, mavinin her rengini göre göre dalmak istiyorsun belki de. Kim bilir kaç filmde görüp “Acaba bana da nasip olacak mı özgürlük heykelini dünyanın kalbi New York’ta görmek.” diye hayallere dalıyorsun.

Ne hayaller. Ne rüyalar. Ama bir türlü kısmet olmadı gitmek. Hep bir engel çıktı. Hep bir korku. Hep erteledin belkide. Ama inan bana artık ertelemeyeceksin. Çünkü ilk seyahatine çıkmak üzeresin.

O sürekli hayal ettiğin yerlere artık gitmek üzeresin. Güven bana. Sandığından daha kolay olacak hepsi. Sen yeter ki hayal et, düş peşine. Çünkü ilk seyahatine çıkarken şu an anlatacağım herşey çok güzel bir kaynak bel ki de yoldaş olacak. Heyecanlanmaya başla. Çünkü artık dünyanın kapılarını ardına kadar açmak üzeresin. İlk yurtdışına çıkmak üzeresin dostum.

1-Şu korku saçmalığını önce bir yen.

Başıma birşey gelir mi, orada bir şey olur mu ? Korkma. Seni ne asarlar ne de keserler. En fazla yolunu kaybeder, en olmadı uçağını kaçırır ve bir sonraki uçakla geri dönersin. Ne sandığın gibi insanlar aşşağılık, ne korktuğun gibi zarar veren tipler.

Yahu bir kere, sen bu ülkede yaşamayı becermiş bir insansın. Bu ülkede nefes almayı becermiş bir insansın. Korkun neyden ?

2-Araştırmayı öğren. Meraklı ol.

Merak et her şeyi. Doğayı, sanatı, tarihi merak et. İnan bana ne kadar merak edersen o kadar araştıracaksın ve o kadar öğreneceksin. Göreceksin ki okuduğun her bir sayfa, bir sonrakinin devamı olacak. Ben nasıl oldu da Japonya’dan Filipinler’, Hindistan’dan ABD’ye gezdim sanıyorsun.

Kimse bana, bize bu güzellikleri anlatmadı. Kimse güneşin bu kadar güzel doğup bu kadar güzel battığını, doğanın, hayatın bambaşka topraklarda da bu kadar güzel olduğunu söylemedi. O yüzden bunu öğrenecek olan sen olacaksın. Okuyacaksın.

3-En az bir dil öğren. En azından İngilizce.

Sırada ne var. Kişisel gelişim ! İngilizce olmazsa olmaz değil. Ama mutlaka bilinmeli. Neden biliyor musun ? Seyahat ederken belki hiç ingilizce bile bilmeden gezebilirsin. Vücut dili ile, elinde ki 2 sayfa kağıtla bile derdini anlatabilirsin. Peki ya kültür ?

Seyahat etmek demek sadece bir yere gidip orada bulunup, fotoğraf çekip, kısacıkta olsa onlardan birisi gibi yaşamak değildir. Seyahat öğrenmektir. Gittiğin ülkede bulunan hayatı araştırmaktır. Tabi bilgisayar başından da araştırabilirsin.

Ama inan bana tanışacağın bir yerli, senin internette okuyacağın binlerce sayfadan daha çok bilgi aktarabilir. Seyahat kültür alışverişidir. O yüzden dostum, inan bana hostelde tanışacağın bir yabancı, restoranda çalışan bir garson, sokakta tanışacağın herhangi birisi sırf ingilizce biliyorsun diye hayatını bile değiştirebilir. O yüzden lütfen öğrenmeye çalış. İnan bana çok işine yarayacak…

4-Çok güzel bir yol arkadaşı edin.

Tamam. Hadi sen hazırsın. Merak ettiklerini öğrendin. Ama henüz yaşamadın. Yalnız mı yaşayacaksın tüm bu güzellikleri ? Aslında yalnız da gidersin. Biliyorum da. Hayat paylaşınca güzel değil mi ? “Bir gezerken tanıyacaksın arkadaşını bir de ticaret de.” derler ya. Ben buna çok inananlardanım. Şahsen bende hep işe yaradı. En iyi arkadaşlarım hep seyahat ettiğim arkdaşlarım oldu. Onlara da seyahat etme duygusunu ve hissini aşıladım.

Her fırsatta teşvik edip, beraber bir yerlere planlar yapar olduk. Sonuç mu ? 52 hafta seyahat edecek olsam, mutlaka yanımda bir yol arkadaşı bulabilirim.

O yüzden dosdum : söylenip durma hiç yol arkadaşım yok diye. Mutlaka vardır. Yoksa da , onlara da seyahat etmekten, dünyayı gezmekten bahset. Fotoğraflar göster, vidyolar paylaş. İnan mutlaka bir kaç kişi vardır. Hepsi senden gelecek olan kıvılcımı bekliyorlar…

5-Önce kendi ülkeni gezmeyi öğren.

Ben ülkesini seven bir adamım. Her nereye gidersem gideyim, buradan gerisi yalan olacak. Biliyorum. O yüzden Doğu Anadolu bölgesi hariç heryerinde bulundum. O da bu yaza inşallah. Neyse. Ben, senin yerinde olsam önce bu ülkeyi gezmeyi öğrenirim. Bir bak bakalım, havası toprağı suyu, insanı nasılmış.

Öğren bakalım bize dedikleri gibi dört bir yanı tarih kokan bir ülkemiymişiz ! Tat bakalım bizim yemekler mi yoksa o İtalyan, Fransız veya Asya mutfağı mı daha iyiymiş. İnan bana kendi ülkesini bilmeyen, başka ülkeleri bilse ne fayda !

Gezmek bir kültürdür. Aşktır. Tutkudur. Gittiğin bir çok ülkede yeni insanlarla tanışınca, onlardan gelecek olan her soruya hazırlıklı olmalısın. Neden biliyor musun?

Sen bizim yurtdışında ki bir bayrağımız olacaksın. Senin yapacağın bir hareket, hepimize mal olacak. O yüzden dosdum, önce bizi iyi bil. Gör bak gerisi çorap söküğü gibi gelecek. Bayrak elinde yoluna devam edeceksin.

6-Dünyayı bedavaya gezebileceğin programları araştır.

Bak şimdi. Aslında bunu başka bir yazımda yazacaktım. Ama kısada olsa seni bilgilendireyim. Bazı programlar var. Dünyanın bir çok ülkesinde geçerli. Kimisinde konaklamaya para vermiyorsun, kimisinde günde 3-5 saat çalışıyorsun ve karşılığında sana yemek ve konaklama veriyorlar, kimi gönüllülük programları ile dünyayı geziyorsun. Hala üniversite okuyorsan, Erasmus diye bir program var.

Devlet aylık sana gittiğin ülkeye göre değişmekle beraber para bile veriyor ve sen de yurtdışında 6 ay yada 1 sene okuyorsun. Yazları boş kalmayıp, dilersen ABD’ye giderek hem çalışıp para kazanabileceğin hem de gezebileceğin programlar var.

Bu programın da adı Work And Travel. Anlayacağın bu konuda oldukça şanslısın. 

7-Nereye gideceğine karar ver.

Hayat kısa. Kuşlar uçuyor. O yüzden acele et. Düş yollara. Ama bunu bilinçli yap. Sahi nereye gitmek istiyorsun ? Ne görmek istiyorsun ? Tarih mi, sanat mı, gece hayatı mı, eğlence mi, güzel yemekler mi yoksa deniz-kum-güneş mi ? Bir yere gitmenin en zor yanı, nereye gideceğine bir türlü karar verememektir. 50 hafta kendini hazırlarsın. Bunun için yaşarsın. Her şey kusursuz olsun istersin.

O yüzden plan, plan üstünü kovalar. Ama inan bana en sorunlu kısmı hangi ülkeye gideceğine karar vereceğin kısımdır. O yüzden bunu çok iyi planla. Nasıl başlarsan öyle gider değil mi ? O yüzden planını yap ama bir çok şeyi de akışına bırak. Bazen akışına bırakmak seni rahatlatır…

8-Vize işlemleri seni korkutmasın.

Bu saçma prosedür senin önüne çıkacak sıradan bir engel. Bunu sakın unutma. Umrunda bile olmasın. Gideceğin yerden ve plandan şaşma. Evraklarını topla. Çık yola. Özellikle Schengen vizesi falan umrunda olmasın. Bakma sen onlara. Alamazsın derler. Ama inan bana 3-5 lira gösterdikten sonra, üzerine de kayıtlı ev vb. dünyevi mallar varsa, çok rahat alırsın.

Zaten bordro ile çalışanlara hiçbir şey demiyorum bile. Öğrenciler. Siz de okuldan aldığınız belgelerle bu işleri çok kolay halledersiniz. Ama bankada biraz para gösterme lazım. Günde 50-60 euro masrafınızı karşılayacak kadar olsa yeter. Yani anlayacağın, sakın sakın sakın şu vize zımbırtısı seni yolundan alıkoymasın.

9-Uçak-otel rezervasyonlarını planla.

Planla. Ama yapmak zorunda değilsin. Zaten rezervasyonları nasıl yapacağını uçak biletleri ve konaklama siteleri araştır. Diyelim artık biletini ve otelini veya hostelini ayarladın (Hostel nedir yazısına bakabilirsin.). Herşey yolunda gibi görünüyor.

Son dakika bir sıkıntı olmadı ve herşey yolunda gitti. Vizeni de aldın. Ama seyahatini yolda yaşamak istiyorsun. Belki trende kalacaksın belki sokakta yatacaksın belki de sahilde. O halde iptal et rezervasyonlarını.

Çünkü vize alırken senden biletin aslını istemezler. Keza otel için de geçerli. O yüzden bunların hepsi rezervasyondur. Yani bilet değildir. Vizeni aldıktan sonra, tüm rezervasyonlarını iptal et.

Ama unutma ki, ülkenin sınırından girerken hem dönüş biletin hem de konaklayacağın otellerin listesini isteyecekler. En azından dönüş biletin ve 3-5 günlük otel rezervasyonun elinde olsun. Hani bir şey olmazda, ne olur ne olmaz…

10-Güzel bir çanta yap kendine.

Farkettiysen sırt çantası demedim. Çanta dedim. Kimisi bavulla gezer, kimisi sırtçantası ile kimisi de inan bana okul sırtçantasıyla gezer (Bunu kısa seyahatlerimde yapıyorum). O yüzden, hafif ama kullanışlı bir çantan olsun. Zaten ben sana “Sırtçantası nasıl seçilir ve neler olmalı” yazımda hepsini anlatacağım.

Ama özetle ; kalacağın güne göre kıyafet al yanına. Ayrıca gideceğin mevsime göre olsun. Biraz abur cubur al. Yolluk olur. Sonra bütün elektronik eşyalarını şarj et. Sonra pişman olmayasın. Bir de en önemlisi: Pasaport-Telefon ve Cüzdan 3’lüsü için ayrı bir küçük çanta yap. Bunları sakın ola yanından ayırma. Her şeyini kaybet ama bunlara gözün gibi bak.

Şimdi noldu biliyor musun ? Seyahat etmeye hazırsın. Farkettin mi ? Şu anda otelinden uçağına, vizenden sırtçantana kabaca hepsini biliyorsun. O kadar da zor değilmiş değil mi ? Gör bak, bu daha başlangıç olacak. Bir başlasan bir daha kendini durduramayacaksın. Hatta durdurmakta istemeyeceksin.


BEN NE TAVSİYE EDERİM ? NEREYE GİTMENİ ÖNERİRİM ?

Buda bonus olsun. Hadi sana biraz rota çıkaralım. Bak dostum. Sana direk “Japonya’ya git, Hindistan’dan başla.” gibi rotalar söylemeyeceğim. Önce yürümeyi öğrenmek lazım. İnan zaten bir süre sonra sürekli koşuyor olacaksın. İlk adım olarakta; Kıbrıs, Gürcistan gibi Türk Vatandaşlarının bırak pasaportu, kimlikle bile girebildiği bu ülkeler başlangıç için iyidir. Hem ucuzdur hem başlangıç için iyidir.

Sonra, Balkanlar’a yönel. Arnavutluk, Kosova, Makedonya, Karadağ ve Bosna Hersek iyidir. Sonra Ukrayna, Rusya ve Beyaz Rusya da iyidir. Bunların hiç biri bizden vize istemez ve diğer ülekelere göre de ucuzdur. Zaten merak etme. Ben bu ülkelerin yazılarını tek tek yazıyor olacağım.


Hiç yorum yok

Uçuştan Önce Dikkat Etmeniz Gerekenler

İyi bir seyahat, aslında uçak biletinizi almaya karar verdiğiniz andan başlıyor. Doğru havayolu şirketinden, doğru koltuk seçimi ve uçuştaki...

Blogger tarafından desteklenmektedir.