Paris’te Ünlülerin Son Durağı: Le Pere Lachaise


Honore de Balzac, Frederic Chopin, George Bizet, Auguste Blanqui, Maria Callas, Auguste Comte, Edith Piaf, Oscar Wilde, Apollinaire, Marcel Proust,,Jim Morrison, Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya.. Hepsi bir arada ziyaretini bekliyor..

Paris’te turistler tarafından en çok gezilen on yerden biri Le Pere Lachaise  Mezarlığı. Türkiye’den sürgünde vefat eden iki ünlü sanatçı, Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya da burada yatıyor. İki değerimizin burada yatmasından dolayı da Türkler tarafından da çok ziyaret edilen bir nokta haline dönüşmüş. Eskiden Huzurevi bahçesi olan bu noktada sadece müziği, edebiyatı, resmiyle ölümsüzlük mertebesine erişmiş ünlüleri yüzünden özel değil. Mezarlık devasa heykelleriyle bir açık hava müzesini andırıyor.

Napolyon tarafından kurulan mezarlığın mimarı Alexandre Théodore Brongniart’di. Le Pere Lachaise, 18 Mayıs 1804’te küçük bir kızın gömüldüğü bir törenle açılsa da, şehrin biraz dışında kaldığı için ilk zamanlar pek ilgi görmemiş. Taa ki, mezarlığın yöneticileri ünlü Fransız şair ve yazar La Fontaine ve ünlü oyun yazarı Molière’in mezarlarını buraya taşıyınca Le Pere Lachaise turistik oluyor. “Mezarlığın turistiği mi olur ya Seymen?” demeyin. Şu anda 300 binden fazla mezar ve bir o kadar kişinin de külleri burada duruyor ve yılda 2 milyon kişi burayı ziyaret ediyor. Paris’te artık nereler gezilmeli listesine girmiş bir mezarlık anlayacağınız.

Le Père Lachaise’de 29 abide yer alıyor. Bunlardan 1871 Paris Komünü’nde kurşuna dizilenlerin anısına dikilen Federeler Duvarı, Fransız savaşlarında ölen Ermeniler ve Auschwitz’te ölen Yahudiler için yapılan anıtmezarlar insanlık tarihinde utancın eksik olmadığını gösteriyor.



Mezarlıkta Kimler Var..

Yılmaz Güney

İzinli ayrıldığı Isparta yarı açık cezaevinden firar ederek Paris’e giden ve üç yıl sonra -1984’te- burada vefat eden Yılmaz Güney de burada yatıyor. Şanslıysanız Le Pere Lachaise’de Türkiye’den geldiğinizi anlayıp sizi kolunuzdan tutup Çirkin Kral’ın 62 no’lu alandaki mezarına götüren rehberlerden birine rastlayabilirsiniz.

Ünlü sinemacının mezarında çelik ayaklarının yüzlerine ziyaretçileri tarafından kazınmış isimler ve mesajlar yer alıyor. Her yıl ölüm yıldönümü olan 9 Eylül’de hayranları burada toplanıyor, marşlar söyleyip “Devrimci sanatçı Yılmaz Güney ölümsüzdür” diye slogan atıyor.

Allan Kardec

En popüler mezarlardan biri spiritüalist filozof Allen Kardec’e ait. Asıl adı Hippolyte Leon Rivail olan Kardec 1804-1869 yıllarında yaşamış. Hayatının ilk yarısını pozitif bilimlerle, ikinci yarısını gizemcilikle uğraşarak geçirmiş. Kardec’in Stonehenge’e benzeyen mezarının çevresi her daim dolu. Taşın üstündeki “Mum yakmayınız, hayvan kesmeyiniz, yasalara aykırıdır. Allan Kardec bir büyücü değildir” yazısı burasının nasıl görüldüğü hakkında size ipucu verecektir. Etrafta mezartaşına dokunup ağlayanları, kendinden geçenleri görürseniz şaşırmayın.

Jim Morisson

The Doors’un solisti Jim Morrison 27 yaşında hayatını kaybettiğinde çoktan efsaneye dönüşmüştü. Morrison’un ebedi istirahat yeri de bunun kanıtı gibi.Burası Le Pere Lachaise’in en çok ziyaret edilen mezarlarından. Mumunu, gitarını, içkisini kapan soluğu, üstünde Kata Ton Daimona Eaytoy (Eski Yunanca “Kendi ruhuna sadık”) yazan bu mezarda alıyor. Ziyaret imkânı bulursanız yanınızda bitiveren bekçiyi garipsemeyin. Geçmişte Morrison fanatiklerinin haylazlıkları yüzünden yetkililer mezarın çevresini temizleyip başına bekçi koymuşlar.

Oscar Wilde

İrlandalı oyun yazarı, şair ve öykücü Oscar Wilde’ın mezarı Le Pere Lachaise’in en fazla rağbet gören bir başka noktası. 1900 yılında Paris’te bir otelde yoksulluk içinde hayata veda eden Wilde’ın mezarı İrlanda hükümeti tarafından 2011’de temizlendi ve camla kaplandı. Çünkü modernist heykeltıraş Jacob Epstein tarafından tasarlanan mezar öpücüklerle doluydu. Yanlış okumadınız. Her köşesi Wilde hayranlarının dudak izleriyle kaplı mezar için bu kadar önlem de yetmiyor. Sevenleri şimdi de mezarın etrafındaki cama ve ağaca rengârenk öpücükler konduruyor.

Victor Noir

Gazeteci Victor Noir’ın kabri, Le Pere Lachaise’in popüler noktalarından bir diğeri. 1870’de III. Napolyon’un akrabası Pierre Bonaparte’ın tabanca ile vurup öldürdüğü genç adam çapkınlığıyla ünlüymüş. Noir’ın Bonaparte ailesinden bir kadınla basılıp öldürüldüğü dedikodusu hâlâ fısıldanıyor. Bu yüzden de mezar üreme sembolüne dönüşmüş. Noir’ın kendi boyutundaki heykelinde kabarık cinsel organı, çocuğu olmayan kadınların ilgisini çekiyor. Bazısı cinsel organa dokunmakla yetinirken Noir’ın ölü heykeli üstünde özel ayinler yapıldığı da rivayetler arasında. Öyle ki bronz heykelin ağzı, burnu, pabuçlarının ucu ve cinsel organı garip biçimde aşınmış. Türbe gibi olmuş artık çığrından çıkmış.

Maria Callas

Paris’te 1977’de hayatını kaybeden Maria Callas’ın sembolik mezarı da burada yer alıyor. Ünlü sopranonun cenazesi bir Ortodoks kilisesinde yapılan dini törenden sonra buradaki Gaston Krematoryumu’nda yakıldı ve külleri Le Pere Lachaise’deki yerine kondu. Kısa süre sonra içinde küllerin bulunduğu kupa bir hayranı tarafından çalındı. Devreye Yunan hükümetinin girmesiyle bulunan küller, 1979’da bir savaş gemisinin güvertesinden Ege’nin serin sularına serpildi. Callas’ın küllerinden bir avucun Yunanistan’a verilmeyip hâlâ Le Père Lachaise’de saklandığı rivayet edilir.

Edith Piaf

Kaldırımda doğduğu için Kaldırım Serçesi diye anılan Édith Piaf’ın kabri buranın ilgi çekici noktalarından. Fransız şansonlarının kraliçesi 10 Ekim 1963’te vefat ettiğinde Katolik kilisesi Paris Başpiskoposu sürdüğü hayat yüzünden cenaze töreni yapmayı reddetti. Ama ünlü sanatçının tabutu Le Père Lachaise’e götürülürken hayranları korteje katıldı ve mezarlıktaki törende hazır bulunanların sayısı 100 bini geçti. Çocukken bir randevuevinde hayat kadınları tarafından büyütülen, romantik şarkıları kadar yaşadığı aşklarıyla da ünlenen Piaf’ın mezarının üstünü son şarkısı Je Ne Regrette Rien’in (Pişman Değilim) sözleri süslüyor.

Frederic Chopin

1849’da henüz 39 yaşındayken Paris’te vefat eden Frederic Chopin burada ebedi uykusunda. Cenazesinde vasiyeti üzerine kendi bestelediği Marche Funébre (Cenaze Marşı) yerine Mozart’ın Requiem’inin çalınmasını isteyen ünlü müzisyenin mezarı kendi büstüyle süslü. Sanatçının isteği üzerine vefatından sonra kalbi çıkarılarak ablası Ludvika tarafından bir kutuya konup Polonya’ya götürülmüş ve Varşova’daki Kutsal Haç Kilisesi’nin sütunlarından biri oyularak içine yerleştirilmiş.

Ahmet Kaya

2000’de ülkesinden uzakta Paris’te sürgündeyken vefat eden Ahmet Kaya’nın mezarı 71. kısımda yer alıyor. Ünlü sanatçının 2003’te yapılan anıtmezarı “Ahmet Kaya’nın evi” diye anılıyor.

Kaya’nın portresi kazınan mezarın mermerleri kardelenlerle işli ve üst kısmında “Hoşça kal sevgili ülkem” yazıyor.
Güneş, nazar boncuğu, selvi ağacı, İstanbul silueti gibi detaylarla süslü mezarda Kaya’nın ülkesine özlemi şu satırlarla kazılı:

“Tarifi imkânsız
Acılar içindeyim
Gurbette
Akşam oldu yine
Rüzgâr peşindeyim
Yurdumdan uzak
Yağmurlar içindeyim
Akşam oldu



Nasıl Giderim ?

Mezarlığa ulaşmak için 2 metro istasyonu var. Bu metro istasyonlarına göre bulunduğunuz noktada direkt veya aktarmalı ulaşım sağlayabilirsiniz. Bu metro istasyonları, Philippe Auguste  ve Gembetta. Mezarlığa geldiğinizde kim nerede yatıyor tabelalar var. Kolaylıklla ulaşabilirsiniz.

Hiç yorum yok

Uçuştan Önce Dikkat Etmeniz Gerekenler

İyi bir seyahat, aslında uçak biletinizi almaya karar verdiğiniz andan başlıyor. Doğru havayolu şirketinden, doğru koltuk seçimi ve uçuştaki...

Blogger tarafından desteklenmektedir.